Doç. Dr. Hasan ERSÖZ

1985 yılında Diyarbakır’da yine bir cerrah baba ve İngilizce öğretmeni olan annenin çocuğu olarak dünyaya geldi. Babası Dr. Ekrem Ersöz, Diyarbakır Devlet Hastanesi’nde uzun yıllar başhekimlik görevi üstlenen bir üroloji uzmanıydı. Kendisine çok iyi örnek olmuş olacak ki Hasan Hocamız çocukluğundan beri sadece doktor olmayı değil cerrah olmayı da kafasına koymuştu. İlk ve orta okulu Diyarbakır’da tamamladıktan sonra Fen lisesi sınavlarını kazanarak, annesinin memleketinde, Çanakkale Fen Lisesi’nde liseyi bitirdi.

Sonrasında ailesinin özel durumu sebebiyle üniversite giriş sınavında Hacettepe Tıp kazanabilecek puan ile Dicle Üniversitesi Tıp Fakültesini kazanarak memleketine geri döndü. 6 yıllık tıp eğitiminin son yılı babasının akciğer rahatsızlığını yaşamaya başladığı döneme denk geldi. Bu nedenle idealist bir yaklaşımla Göğüs Cerrahı olmaya, bu işte en iyi olmaya, ilgi duydu. İlk girdiği TUS’ta yüksek puan almasına rağmen genellikle düşük puan alan meslektaşlarının seçtiği bu bölümü kendi isteği ile tercih etti ve İzmir’in, Dokuz Eylül Üniversitesi’nin, hayatını idame ettireceği şehrin yolunu tuttu.


Asistan olarak geldiği İzmir’de o tarihlerde var olan üç göğüs cerrahisi kliniği dışında gelecekte dördüncü bir kliniği tam donanımlı olarak kuracak, İzmir’de bu konuda kaderi değiştirecek bir Anabilim Dalı Başkanlığı yapacağını kim bilebilirdi?

image

5 yıllık başarılı bir asistanlığın ardından kendisi gibi hekim olan eşinin asistanlık durumu sebebiyle mecburi hizmetini yine İzmir’de, Tepecik Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yaptı. İzmir’i bilenler bilir; Tepecik Hastanesinin tam karşısında Suat Seren Göğüs Hastalıkları Hastanesi var iken kimse karşısında bulunan Tepecik Hastanesine göğüs hastalığı için başvurmaz. Hasan Hoca’ya da sadece ameliyat edilmesi çok riskli olan, ileri yaştaki ek hastalıkları olan hastalar, Suat Seren’de ameliyat edilemeyecekleri kendilerine söylendiğinde “bir de karşıya soralım” diye gelmeye başladı.

İşte böyle bir ortamda ilk uzmanlık deneyimini yaşayan Hasan ERSÖZ, cesurca bir şekilde bu hastaların risklerini ve zorluklarını üstlenerek hiçbirini geri çevirmeden ameliyat etti. Güzel sonuçları dikkat çekmeye başladı. O dönemin Kâtip Çelebi Üniversitesi Dekanlığı tarafından kendisine “bu hastanede bir buçuk yılda başardığın klinik kurma işinin çok daha kapsamlısını Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesi’nde yapmak ister misin?” teklifi karşısında kayıtsız kalmadı. Zira İzmir’in en köklü hastanesi olan Atatürk Eğitim ve Araştırma Hastanesinde bu bölüm o güne kadar hiç kurulmamıştı ve böyle önemli bir hastane için büyük eksiklikti. Bu yükün altına girecek, bu işi başarabilecek bir hocayı bulmak onlar için de kolay değildi. İşine tutkuyla bağlı olan ve heyecanı çok seven Dr. ERSÖZ bu zor görevi gözünü kırpmadan kabul etti.

Eşinin İzmir’deki süresinin tamamlanması ve Kâtip Çelebi Üniversitesine olan tayinin bürokrasi kaynaklı gecikmesi nedeni ile kısa süreli bir Manisa Devlet Hastanesi tecrübesinin ardından yeniden İzmir’e bu sefer “Yardımcı Doçent” unvanıyla ve “Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı Başkanı- Kurucu Öğretim Üyesi” vasfıyla döndü.

Yeni görevine başladığında işinin ne kadar zor olduğunu biliyordu. Zira kliniğin bir makası bile yoktu. Hatta kliniğin kurulması için gerekli yazışmaları yaptıracağı bir sekreteri bile yoktu. Çevresindeki herkes ona “bu bölüme niye gittin? Daha önce yapılmış bir ameliyat yok, hasta kaydı yok, veri tabanı yok… Bu haliyle nasıl yayın yapacaksın? Nasıl doçent olacaksın?” gibi söylemlerle yaklaşıyordu. Ancak bahanelerin arkasına hiçbir zaman sığınmadı. Çalıştı çabaladı. Bürokrasinin estiği rüzgarla sürekli başhekim, dekan ve rektör değişikliği olan üniversite ve hastanesinde her yeni yönetime projelerini ve planlarını anlatmak zorunda kaldı. Zira her gelen yönetim, genç yaşta anabilim dalı başkanı olması sebebiyle kendisine kuşku ve güvensizlik ile yaklaşıyordu. Ancak o ısrarlı çalışkanlığı ve ürettiği hizmetlerle her bir yönetimin güvenini kazanmayı başarıyordu.

Önce yazışmaları yapacağı EBYS sistemini öğrenerek kolları sıvadı. Bir yandan kliniğin tüm eksiklerini aldırmak için yönetimlere dil döküyor, yazışma ve bürokratik işlerini hallediyor, bir yandan servisi olmayan klinikte başka servislerdeki yataklara hastalarını yatırarak ameliyatlarını yapıyor bir yandan da doçent olabilmek adına veri tabanı olmayan klinikte hayvan deneyleri yaparak yayınlarını tamamlamaya çalışıyordu. Tüm bunları yaparken Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi öğrencilerinin Göğüs Cerrahisi Derslerini de tek başına veriyordu.

Üstelik bu yoğun ortamda kendi gelişimini de aksatmadı. 2019 Ocak Ayında Şanghay-Çin’de kapalı akciğer ameliyatının öncü hekimi Dr. Diego Gonzales Rivas’ın yanına gitti. Kendisi ile yakın arkadaşlığı nedeniyle Diego’dan işin tüm teknik sırlarını öğrendi.

Dr. Ersöz ve yakın arkadaşı Dr. Gonzales Rivas

Döndüğünde herkes ona 50 ameliyatı bir mentörle yapması gerektiğini söylese de ona mentör olacak hocanın ABD’den aldığı teklifle oraya gitmesi de kendisini yıldırmadı. Kendisi mentörsüz olarak yoluna devam etti ve bu ameliyatları başarıyla komplikasyonsuz olarak uygulamaya başladı. Bahsi geçen 50 rakamına çok kısa sürede kendi başına ulaşmıştı zaten. Bir sempozyumda “mentörsüz nasıl başardım?” konulu konuşma yapması kendisine teklif edilse de camianın bu konudaki tepkisinden çekindiği için konuşmayı kabul etmedi.

Yaptığı hayvan deneyleri ağırlıklı yayınları o kadar başarılıydı ki TÜBİTAK projelerinden desteklemeler alıp Oxford Üniversitesi Kütüphanesi’ne ait olan uluslararası dergiler (ki bu dergilerde bir yayının yayınlanması bile büyük prestijdir) başta olmak üzere çok kaliteli dergilerde (Japon ve diğer bilimde öncü ülkelerin dergilerinde) yayınlanıp yüksek sayıda da atıf ve övgü mektupları alıyordu.

2020 yılında “Doçent” unvanını kazandığında henüz 35 yaşındaydı. Ama bu duygu onun için şaşırtıcı değildi. Zira 23 yaşında “Doktor”, 28 yaşında “uzman doktor”, 31 yaşında “Yardımcı Doçent” yine 31 yaşında “Anabilim Dalı Başkanı ve Klinik Şefi” olmuş bir hekimden bahsediyoruz. Özel ilgi alanı olan pektus deformiteleri (göğüste şekil bozuklukları) ile ilgili 2020 yılında düzenlediği uluslararası sempozyuma Türkiye’nin her şehrinden ve yine İtalya, Irak, Suudi Arabistan gibi ülkelerden uluslararası isim yapmış çok sayıda doktoru kliniğine toplayarak canlı ameliyatlar yaptı, bu doktorları eğitti.

İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesindeki 6,5 yıllık zorlu sürecin sonunda; önceleri makası bile olmayan kliniği, artık kendi servisi ve tüm personeli tam olan, tıpta uzmanlık kurulu tarafından akredite olarak göğüs cerrahisi uzmanlık eğitimi vermeye başlamış olan yani asistanları olan, 2 Doçent, 1 Dr. Öğretim Üyesi (eski adıyla Yardımcı Doçent), 2 Uzman Doktor, 2 Asistan Doktoru olan, tam donanımlı bir klinik haline gelmişti. Ege Bölgesindeki Pektus Deformitelerinin ameliyatının yapıldığı iki merkezden biri, ameliyatsız tedavisinin ise yapıldığı tek yer, kapalı göğüs cerrahisi ameliyatlarının (VATS) uygulandığı yer, İzmir’in 4. Göğüs cerrahisi kliniği, “karinal sleeve pnömonektomi” isimli komplike ameliyatın uygulandığı nadir yerlerden biri, Dünya’da beşinci ASD şemsiyesi ile bronşiyal fistül onarımının yapıldığı yer, Dünya’da beşinci çapraz bar ile pektus deformite cerrahisinin yapıldığı yer, Dünyada ikinci 4 bar ile pektus onarımının yapıldığı yer… gibi sayısız uluslararası ve ulusal başarılara imza atmış bir hekim ve bir klinik haline gelmişti. Elbette tüm bu ameliyatlarda kendisinin imzası vardı…

Sonrasında malum hekimlik mesleğinin devlet hastanelerinde icra edilmesinin son yıllardaki zorlukları, bürokratik ve akademik hayatın oyunları gibi mesleği dışında mücadele verdiği şeylerin enerjisini boşa harcadığını düşündü. Kendi özel kliniğini açarak tüm enerjisini mesleğine ve hastalarına ayırmaya karar verdi. Kim bilir belki de henüz 31 yaşında iken Türkiye’nin üçüncü büyük şehrinde anabilim dalı başkanlığı yapmanın ve akademisyenliğin her alanında elde ettiği başarıların verdiği doygunlukla yeni bir mecrada kendisine yeni bir heyecan aramak istemiştir. Cesur mizacıyla hiç düşünmeden yıllarca emek verdiği ve kurucusu olduğu, henüz 37 yaşında olmasına rağmen halihazırda 6,5 yıldır anabilim dalı başkanlığını yürüttüğü İzmir Kâtip Çelebi Üniversitesi Tıp Fakültesi Göğüs Cerrahisi Anabilim Dalı’ndan gözünü bile kırpmadan istifa etti ve Ekim 2022’den beri kendi özel kliniğinde mesleğini icra etmeye başladı.

Evli ve iki çocuk babasıdır.

Akademik Özgeçmiş

Akademik Özgeçmişime Aşağıdaki Linkten Ulaşabilirsiniz.

Görüntüle
Akademik